Geçen sene hazırlık okurken,biliyorumdum başıma gelecekleri. Biliyordum ama, susuyordum herkes gibi .Neden mi? Gerçeklerden kaçıyordum sanırım. Zorlanacaktık bu en başında belliydi. O Öss kağıdına “bilgisayar mühendisliği”ni yazarken bile biliyordum bunu. Başa gelen çekilir demiştim,ama içimde gidiyordu hani :D.
Neyse, 1 sene geçti ve geldik 1.sınıfa. Zaten baştan bir şakayla karışık uyarıyla girdik. Dekanımızın dediğini aynen aktarıyorum:
“Eğer aranızda buraya programlama yapmak için gelen varsa, buyrun arka binaya gidin! Orada istediğiniz kadar programlama yapar,çok da iyi para kazanırsınız! Ama unutmayın ki siz, her şeyden önce mühendissiniz!” Aman ne mühendis ne mühendis! Arka bina dediği de, arka binamız bizim okulun meslek yüksek okulu oluyor da, onu kast ediyor. Bunu da geçtim, geldik asıl ana derse! Adı bile yetiyor heyecan vermeye: Bilgisayar Mühedisliğine Giriş!Girebildik mi? Hayır :D!
Bu sene tek meslek dersimiz olan bu nacizane dersimize hevesle girdik. Koca bölümde 16 kız olan bizler(ben de bir kızım bunu da ileteyim),ön sıraları kapmıştık laboratuvarda. Bilgisayarları açmıştık ama, hoca kapatın dedi, o yüzden önlere dizildik. Dersi dinlemek için… Şİmdi hoca sürekli “onu biliyor musunuz,bunu biliyor musunuz” gibi sorular soruyor bize. Kimseden tık yok. Programlama dilleri, bilgisayar dili, 1byte kaç mega byte’tır gibi şeyler. Bir kişi hariç, susuyoruz biz de. Hoca en sonunda dedi ki,
”Yahu,siz hiç bilgisayara giriş dersi görmediniz mi?”
Puuuuuuuuuuuuuuuu! Dersin adı ne hocam, baktın mı programa! Bilgisayar mühendisliğine giriş yazıyor koskoca! Şimdi girmeyeceğiz de ne zaman gireceğiz pardon! Ya, başka okullardaki arkadaşlar, bilgisayarı açma kapamadan başlamış biz nelerden başladık! Bir programlamaya girdik ki, ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Bilgisayarı açıp kapatan,ekranda simgelere tıklayıp sürükleyerek taşıyan arkadaşlarıma burdan özenerek bakıyorum! Aynı bölüm, aynı sınıf, ama gel gör ki, okul ve hoca farklı… Çok özeniyorum bildiğiniz gibi değil.
Ders çıkışı, 73 kişi kafa kafaya verip: ”Yanlış bölüm mü seçtim ben…” fısıtıları arasında,korku filmlerinden fırlama bir sessizlik yaşadık. Herkes çökmüştü. Moral falan kalmamış, dahası gözlerde aynı hayalkırıklığ vardı.
Bir de ödevimiz var tabii :D. Kimsenin yapamadığı, ama herkesin teslim ettiği meşhur “1.hafta ödevi.” Adı bu ödevin. 4 soruluktu kendisi. Herkes birilerine yaptırdı. Sonra şöyle salak şeyler oluştu tabii: ”Benim ödevimi kim yaptı biliyor musun!” bu şekilde hava attık birbirimize :D. Tam rezillik.
Benim ödevim mi? Benimkini Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliği mezunu bir insan yaptı. Söylediğine göre, ilk ödev için biraz ağır olmuş ödevimiz. Sayın hocamız(ya o sakin görüntünün ardında meğer bir acımasızlık yatıyormuş!),2008-2009 öğretim yılına damgasını vurdu, tebrik ediyorum.
Gelelim diğer derslere. Matematikte, ”mühendis” sıfatımızdan dolayı(lanet olsunki), ışık hızıyla yarışır durumdayız. ”Siz bunları iyi biliyorsunuz çocuklar!ÖSS zamanı az mı testini çözdünüz!” diye bize gaz vermeyi amaçlayan sayın prof.’umuz,konuları 3 er 5 er atlayarak anlatıyor.Aslında anlatmıyor…Tanım yazıdırıyor,kafasına eserse çoooook kolay bir örnek çözüp devam ediyor.Hee,ama şunu demeden de geçmiyor:”35 senelik öğretmenlik hayatımda benden 100 alan çıkmadı!”. Sadist mi acaba??? Hem gaz veriyor, sonra bunu söylerek kendini tatmin ediyor sanırım.
Geçen sene, benim gibi hazırlık okuyanlar için durum çok daha kötü. Aradan geçen 1 senede çoğu konuyu yarım yarım hatırlıyoruz. Hoca “biliyorsunuz!”etiketini üstümüze zorla yapıştırırken,biz korkak gözlerin ardından tahtaya bakıyoruz.
Ya fiziğe ne diyeceğiz! Sorduğu sorulara cevap veremdik ilk ders. ”Ben doğru snıfta mıyım!Burası mühendislik sınıfı mı!” diye gürledi fizik prof.umuz… Ya kardeşim öğrenci öğrencidir! Bölümümden dolayı her şeyi bilmek zorunda mıyım!!! Zaten, her ders listeden tutup kaldırıyo sorular için! Ömrümden 10 sene gitti ya! Şimdi adımı söyleyecek diye kal kirizi geçiricem orda!Herkes aynı duyguları yaşıyor ya neyse :D.
Böyle işte.Üniversiteye girmek her şey değil malesef. Çıkmak çoook daha zor.
-
7 yorum:
Son söze aynen katılıyorum. Bu memlekette edebiyatla, mühendislik okumayacaksın arkadaş...
Evet :).Bu dediğiniz 2 bölümde belalı resmen.Bir şekilde dönüp dolaşıp bir yerden elinizde patlıyor.
Evet örnek sen ve ben :)
Kader kurbanıyız demek ki biz.Öğrenci olmak başı başına bir "kurbanlık" sendrımu zaten ya o da ayrı :).
ya bu kadar kötü mü cidden anlattıkları hiçbişi anlaşılmıyor mu ?ben bu sene össye giricem de boğaziçi bil. mühendisliğini istiyordum biraz tırstım açıkçası (kız olduğum için baştan yapamazsın diyolar ya neyse)
@Adsız;
Sakın böyle düşünme!Bunun kız olmakla zerre kadar alakası yok.Bizim bölümde ntolarda çok uçurumlar var.Neden dersen,bazılarının abisi progracmıymış abileri oturup çatır çatır ders anlatıyor onlaraçbirkaçı da yazın kursa gitmiş.böyle olunca sınıfta bi iblmeyenler var,bir de çok iyi bilenler var.
Ama biz hocamızdan şikayetçiyiz.Yoksa sınıfın %74.7'si(evet hesapladım :D) erkek ve emin ol kızlardan daha vahim durumları bu konuda.
Kız veya erkek olmaya değil,çalışmaya bakar bu.Benim bir boğaziçin mezunu tanıdığım var(bilgisayar müh.o da)o mesela bana çok ödev verildiğini söyledi.Hoca düzeni sağlayamıyor derste.Ama şunu da unutma,2.,3. ve mezunlardan duyduğum kadarıyla,herkes bilgisayar müh.ün 1.sınıfı zordur diyo.ALşımak zaman alıyor.Düşünsene,hiç bilmediğin bir dünyaya giriyorsun:programalama diye bir şey çıkarıyorlar karşına vce sen önce "onun gibi"üdüşünmeyi öğrenmek zorundasın.
Diğer derslere gelince,onlar da bir şekilde yapılıyor gördüm bunu finallerde.Yeni ayzımda yazıcam bunu zaten.Hayallerinden vazgeçme!Her şey sende biter!
mühendislik mi okuyorsun derdin var :)
Yorum Gönder
Aynı dertten muzdaripsin değil mi...