29 Nisan 2009 Çarşamba

Arkaya Doğru İlerleyeliiiim!

Nasıl bir kabustur bu! Neden insanlar bu hareketi yapmaktan bıkmaz, usanmazlar! İlla ki şoför muavini bu lafı söylemeli midir? Neden? Başka türlü arkaya geçemiyor muyuz?
Hayır efendim geçemiyoruz... Hoş, muavin bunu diyince sağa sola sallanarak bir kıpırtı yaratılıyor ama ilerlenmiyor ya, o da ayrı.
Yıllardır otobüste gidip geliyorum. Gidip gelmeye de devame deceğim ama birazdan değineceğim olay değişmeyecektir: arkaya doğru ilerleme!
Orta kapıda biri durduysa eyvah! İçgüdüsel olarak herkes durur! Kardeşim geçsene yanında! Yok! Orda beklemeye başlarsınız. Derken kapıya doğru yığılma olur. Binenler bir yığın gereksiz kavga ve küfürler eşliğinde birbirlerini ittirirler. Halbuki neden nderi? Biri orta kapının önünde durur, diğer akıllılarda yanında egçip gitmez.
Otobüs tıkış tıkış mı geliyor? Bilinki arkası bomboş. Sonra benim gibi, "şurda boş yer var geçer misniz?" ya da "ilerler misiniz?" gibi sinirinizi zap etmeye çalışan bir yüz ifadesiyle kibarlıktan ödnün vermeyen sözler söylersiniz. Siz böyle diyince birden oranın boş olduğunu görür bazıları. Bazıları da istifini bozmaz, az biraz öteye gider ki siz geçin diye. Ne varsa orda... Demirle bütünleşme seansı.
Beni illet eden bir durumdur bu. Çok muzdaribim bu konuda! Arkaya doğru ilerleyelim artık!
Orta kapıda duranlara lafım yok. Ne var dursunlar; ama başkaları da ordan geçip arkaya gitmeyi akıl etsin!
Arkaya ancak şu kadar gidebilirsiniz, arka koltuklardan 2.sinin hizasına kadar. Çünkü orda da biri durur, ama bu kişi orta kapı gibi geçilesi değildir. Biraz daha gidipa rkaya ulaşmak yerine en yakınındaki insanla arasında 3-4 koltuk mesafe bırakarak durur. İşte bunlar yolu tıkayanlardandır!
Bunlara bağıra bağıra söylemek gerekir. Benim gibi kibar kibar söylemek değil :P.
Arkaya ulaşmayı başarırsanız, hem rahata erer, hem de sizinle birlikte başklarını da kurtarmış olursunuz :).
Tıkamayın şu ön kapıyı!

11 Nisan 2009 Cumartesi

Yine Geldi Vizeler. Tey Tey Teyy!

Vizeler Obama'nın gelişiyle 1 hafta ertelenmişti bizde. Malum, yollar mahvolacağı için, sınava yetişemeyiz diye böyle bir iyilik de bulunmuşlardı. Ama tabii, korkunun ecele faydası yok! Geldi çattı kapımıza hayatın gerçeği!
Bugün İngiizce vardı aslında, ama iyiki bir sounum yok bu dersle. Bu gayet güzel geçti(bizim okulda böyle.ingilizce sınavları cumartesi günü yapılıyor). Asıl sınav haftamız pazartesi başlıyor tabii :D.
Her zamanki gibi(!) ilk sınavımız fizik! Hem de sabahın ilk saatinde xD. 9.30da eller titreyerek sıralarda olacağız. Anam, ÖSS'den beter! Bir de hocamız hep derki;
- Bu okul kurulduğundan beri ilk sınav hep Fizik olur.
Hocam ne büyük marfietmiş ya :P. Acımadan vuruyorsunuz, bare söylemeyin :).
Şimdi gelelim vize dönemi anektodlarına:
*"Hiç çalışmadımmm", diye yana yakına gezene bakmayın sakın Çevirin kafanızı! Çünkü, notlar açıklandığında suratına tüküreceksniz! Külliyen yalannnn. Böyle diyenler sizin notlarınızı 9'a,10'a katlar.

*Fotokopi sırası! Sırat köprüsü maşallah xD. Ömür biter, fotokopi sırası bitmez!!! Minicik şey çektirmeye gidersiniz(bk.ben), 2 saat bekler sonra çektiremeden geri dönersiniz. Ya, o kadar şeyi nerden buluyorlar! Koca kitabı çektiren var kardeşim! Boşuna okuyoruz boşuna. O fotokopici, para basıyor :P.
Söz gelimi bir milimetrik kağıdı 250 kuruşa satıyor adam. O milimetrik kağıdın defteri 1,5 ytl ama xD. Nasıl bir kardır, nasıl bir köşedir!

*Kopya isteyene kopya verilmez! Bir de bunlar, tam sıraya oturursunuz, sanki siz de çok şey biliyormuşsunuz gibi başalrlar "kopya veeer kopya veeer..." zombi gibi, derinelrden gelen fısıltılar eşliğinde bildiğinizi de yapamazsınız. Yok sağa kay, yok sola kay! Eeeehh! Yeter diyorsunuz sonunda. Peşin peşin diyin en başında vermiyorum diye.
Herkesin kopyaya ihtiyacı vardır,evet. Ama unutmayın ki, üniversitede kopya çekerken yakalanmanın cezası "sürgündür"!. Uzaklaştırmayı yerseniz, meşhuuur klişemiz gerçekleşir. Memur bile olamazsıııııın!!!
O kopya isteyenler de bir iş var zaten. Onlara bir şey olmaz size olur mazallah :/. Şeytan tüyümü var nedir. Voodoo büyüleriylemi geliyolar da hocayı oynatıp kendileri yakalanamıyor :D.

*Çalışamıyoruuuuuuum :(! İmdaaaat! Nedir bu kardeşim! Ders çalışmak lazım, bunun bilincinde olduğum halde sürünüyorum(blog adından belli zaten. reklamlar bitti). Ömrümü yedi bu dersler! Gençliğim çürüyor bunlarla! Yok LGS(şimdi OKS oldu dimi?), yok ÖSS, yok vize yok final... Batsın bu dünya!(ver müziği! dıt dıt dırıdıt dıt dırıdııııt)

*Size yavşayanlardan korkun! Vize dönemine denk geliyorsa bucak bucak kaçın! Sizi bir mendil gibi kullanıp kenara atma niyetindedir bu insancıklar. Kendilerini düşürdükleri zavallı durumu yüzlerine vurmak için hiiiiç elinizi korkak alıştırmayın :D! Tersleyin, ezin! Nihahahaha!
Çıkarcılık yapmasın onalrda. Bakıyorum çevremde, notları iyi olanlara bir yaltaklanma , bir ilgi, bir yağ... Basıp düşecez kantinde öyle böyle değil!

Bugün çok stresliyimtespitler az oldu :P. Kafamdakileri de unuttum bak. Önce fizik ardından matemetik(imdaaaat!!!) var napıcam bilmiyorum :/.

Uykusuz her geceee...(gerisi nasıldı :))Bu şarkı benden bütüüüün vizesi olan yoldaşlarıma gelsin ^^. Geçelim hepimiz inşallah!!!

10 Nisan 2009 Cuma

Bir de Sen Sırıt Bize

Artık ben de gülüyorum !!! Eklediğim (ve sonunda başardığım) javascript kodu sayesinde, yazırlar arasında smiley kullanabiliyorum.

Yetmiyor, siz de yorumlarınız da kullanabiliyorsunuz ^^. Çünkü, yorumlarda da çıkıyor bu mendeburlar :). O da yetmiyor, nerden aldığımı ekliyorum ve site/blog sahibi olanlar kendilerine ekliyor istiyorlarsa.

Not: kodu tabiiki de ben yazmadım xD. Kaynak için şurdan düz gidin, ilk kapı..

:) :D :( :P :S ;) xD


Hadi gülümse...

7 Nisan 2009 Salı

Jeli- Jeli-Jelibon !!!


Küçükken bir türlü yiyemediğim, büyünce de elimden düşmeyen mendebur! Yok böyle bir olay sayın seyirciler! 7'sinde yiyemedğini 70'inde yemiş xD! Çok bomba gerçekten :). Ama doğru nitekim.

"Aman! Jelibonlar midene yapışır! Aman, bunlarda hep boya maddesi var kanserojen..." gibi bir yığın nednelerden ötürü benden uzak durdu, bu rengarenk kışkırtıcı şeyler. Annem haklıydı aslında. Dediklerinin hepsi kanıtlanmış şeyler. Ama bu da bir bağımlılık kardeşim xD.
Yiyemedik küçükken evet. Annem engelledi hep. Uzaktan baktık paketlere. Başka tür şekerler yedim ama, o boyalı vıcık vıcık şeylerde gözüm kalmıştı. Ama bir gün... Özügrlüğümü ilan ettim! Nasıl mı?
Lisedeyken başladı her şey. Okul çıkışı bir arkadaşla gidip yiyoruduk ^^. Öyle adet ednimiştik ki, nerdeyse her okul çıkışı elimize "Kent- Cansimidi" jelibonundan alıp bayıla bayıla yiyorduk. Böylece birbirimizle daha çok zaman geçirip, sahilde turluyorduk kız kıza. Konuşuyorduk falan filan. Hoş bir arkadaşlık aracıydı bize. Ama bu huyumuz giderek güçlendi. Haftasonları alışveriş merkezlerine gidersek, ilk iş ordaki şekercilere giidp, torbalara seçerek koyduğumuz renk renk şekerlere dalmak olurdu xD. Herkes bize "Ulen bunlar koca kazık! Şu küçücük çocuklar almıyor cık cık cık!" düşünceleriyle bakarken, çaktırmadan utansak da, alıyorduk efendim. Özgürlüüüüüükkk!!
Hatta hatta, liseden mezun olalı 3-4 ay olmuşken, bu aynı arkadaşın sevgilisine yarıla yarıla anlatıyorduk olayı.
Herif dedi ki;

"Hadi ya! Ne zaman yapıyodunuz bunu 4 sene önce mi?"
Biz bir an durduk. Bön bön bakarak;

"Yoo, 4 ay önce???!!!"
xD rezillik diz boyu! Ama o gün ikimiz de hiç utanmadık valla.
Ahh ah! Hala daha bir alışveriş merkezine gidince elime o küçük poşetlerden alıp dolduruyorum şekerleri! Annem falan da tek kelime demiyo, artık kendis gösteriyo ne kadar ironik ^^. Canım annem!

Ama şöyle de bir şey var ki... Ne zaman canım sıkkın olsa, moralim bozuk olsa ve üzüntünün dibine vursam, gider bir " Cansimidi" şekerinden alırım kendime. Eve dönerken elimde o paketle giderim, eve gidincede hem ağlar hem yerim :). Aramızda böyle bir bağ oldu ^^. Hani çikolata insana mutluluk verir ya, benimde ayralarımı saran bu şeker oluyor ne yalan söyleyeyim :P. İyiki var be :). İyiki var da, utanmadan küçük çocuklardan beter durumda şeker içinde moral buluyorum kendime.

Seviyorum ulennnn!!!!

5 Nisan 2009 Pazar

Mim Geldi!- Boşluk Doldurmaca

İlk mim'imizi hayırlı uğurlu olsun bu blogda! Diğerine geliyor da buraya ilk oldu ^^.

Sevgili Seyyah'ım yollamış bunu bana. Konumuz ise oldukça ilginç. Kendimi psikolog koltuğunda gibi hissetim xD! Direk çocukluğuma iniyor bu mim! "Bana çocukluğunuzu anlatı Hazal Hanım..."diyen, derinden bir ses duyar gibi oluyorum. "Çok yalnızım doktor! Vizelerden geçebilecek miyim!" gibi abuk bir cevap vermemek elde değil :).
Terapimiz başlasın hadi;

1.Çocukken ............ kaçırdım.

Çocukken 'yaramaz bir çocuk olmayı' kaçırdım.

2.Çocukken ............ yoksundum.

Çocukken 'bir kız kuzenden' yoksundum. ( hala da öyle ya)

3.Çocukken ........ yaralanmış olabilirim.

Çocukken 'fazla iyi niyetli ve yardım sever olmamdan dolayı' yaralanmış olabilirim. (akıllanıyor insan)

4.Çocukken ......... hayal ederdim.

Çocukken 'dünyada çok önemli bir yerde olduğumu' hayal ederdim.

5.Çocukken .......... isterdim.

Çocukken ' çabucak büyümeyi ' isterdim.

6.Evimizde asla yeterli ........ olmadı

-Bu soruyu geçiyorum. Bir şey bulamadım.-

7.Çocukken daha fazla ....... ihtiyaç duyardım.

Çocukken daha fazla ' yaşıtım olan arkadaşa' ihtiyaç duyardım.

8.Bir daha asla ........ göremeyeceğim için üzgünüm.

Bir daha asla 'o zamanki kadar tasasız günler' göremeyeceğim için üzgünüm.

9.Yıllar boyunca ........ merak ettim.

Yıllar boyunca 'bu hayattaki yerimi' merak ettim.

10..........kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.

'İnsanlara fazla sert çıkmamdan dolayıi kalplerini kırmama yol açtığı için, bu' kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.

Şimdi sıra bende! Bu mim'mi Tila'ya göndermek istiyorum :). Komşunun mim tabağı boş gönderilmez değil mi xD? Başka da birini bulamadım ya, bulursam eklerim zaten :).
Terapimiz bitmiştir. Ücreti kasaya ödüyoruz.

 


Sürünen Öğrenci Modeli © 2008. Design by: Pocket